Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Mayıs 2014 Cuma

UĞURLAMA

Kaldırımın kenarına oturduk. Önümüzden araçlar ve insanlar geçiyordu. Saçları iki taraftan yüzüne, yüzü de yere döküktü. Ve öyleyken de çok güzeldi. Çok. Ağlayacak zannettim. Ağlasaydı ben de ağlayacaktım. Ama o gülmeye başladı. Kahkahalarla gülmeye... Umutsuzluğunu güldü önce, sonra korkularını güldü, sonra benimle ne yapacağını bilmediğini güldü. Ben de bilmediğimi sustum bir süre. Peşinden de seni seviyorumu sustum. Gözleriyle ne yapıyoruz biz diye yazdı gözlerime. Sıkıca yumdum gözlerimi. Açtığımda ayaktaydı. Ben de kalktım. Konuşmadan yan yana yürüdük. Yolun sonuna geldiğimizde kahven var mı dedim. Varmış. İçtik. Huzurla baktık ara sıra birbirimize, sıklıkla da bardaklara. Uzun süredir ilk kez canım bu kadar az yanıyordu. Kahve hiç bitmesin isterdim. Ama bitti. Az önce yakaladığım huzura sarılarak usulca doğruldum. Kapıda bir kez daha seni seviyorum dedim. O da hoşça kal dedi. Ya da güle güle. En çok o an aşıktım ona. O kadar aşıktım ki uğurlarken ne dediğini bile tam olarak duyamadım...

1 yorum: