Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Mart 2015 Pazartesi

APARTMANLARIN GÖLGESİNDE!

hep bir ağızdan bağırsak suçsuzluğumu
tabiat ve ortasında dikilip
küfrettiğim bu çağ!
ah ki yazık ne çok apartman her yer
kapı önlerinde mutsuz izmaritler
ben bu gece burada
apartman gölgeleriyle
kavga edip dururken ben
burada bu kadar çok
ne kadar çok ben diyorum allahım
sarhoşluktan değil bu
bu hastalık!

suçsuzum ben suçsuzum apartmanların dış cepheleri şahit
başka kimse bilmez ama
ev içi terlikleri
salon salomanjeler
işlemeli havlular
ve boşalmalarına anneler tarafından
asla izin verilmeyen
camdan sürahiler
hiçbiri
hiçbiri bilmez suçsuzluğumu

uyurken terk edilen taşra delikanlıları
her gece rüyalarında kendilerini asarlar
inanmıyorsanız sorun
apartman boşluklarına!

5 Mart 2015 Perşembe

Tesirsiz Parçalar 324..

324.



'Öfkeliyim evet. Genelde öfkeliyim. Çünkü çok ayıp ettiler bana. Açık verdim çünkü en baştan, her şeye inanabilen bir salak olduğumu hiç saklayamadım. Ve tanıdığım neredeyse herkes bu özürümü acımasızca kullandı. Ve sen de, üzgünüm ama sen de farklı değilsin...



Niye her şeyi unutup iki eski sevgili, iki arkadaş gibi konuşamıyoruz diyorsun ya. Yapamayız işte onu, yapamıyoruz. Sen normal normal konuşursun ama benim içim titrer sesini duyunca, anlattıklarını bile dinleyemem. Çünkü ben o esnada seni hala çok seviyor olurum. Bir taraftan da artık arkadaş olduğumuz için bu durumu saklamaya çalışırım. Tabi bunu da beceremem. Oynamaya çalıştığım bu rezil oyun sinirlendirir sonra beni. Saçma sapan bir sebeple kavga çıkarıp bağırmaya başlarım. Sen şaşırmış gibi yaparsın çünkü sen çok akıllısın. Ben değilim. "Nasıl ya?" dersin, "arkadaşlar böyle şeyler için kavga eder mi hiç?" İşte o son lafı etmesen ne güzel olur. Ama edersin. Ben de sana siktir git falan derim. Tutamam kendimi çünkü. Sonra sen beni yeniden affedene kadar küfürbaz, anlayışsız bir salak olarak hatırlarsın. Biraz zaman geçince de affeder, yeniden oturup konuşmak istersin. Ve aynı şeyler yeniden tekrarlanır. Nietzsce'nin Bengi Dönüş Teorisi dediği zıkkım tam olarak bu işte. O yüzden beni hiç affetme, ya da affetsen bile bana belli etme!'

3 Mart 2015 Salı

Tesirsiz Parçalar 323..

323.

Gelmemişin biri... Bu iki kelimeyi yazdım yaklaşık yarım saat önce. Sonra da bakmaya başladım. Kafamın içinden en az bir şiir, bir öykü, bir kaç ne olduğu belli olmayan parça geçti. Ama tek satır ekleyemedim bu küçücük cümleye. Hiçbirini yakıştıramadım devamına. Sonra olduğu gibi bırakmaya karar verdim. Onu, beni ve durumumuzu anlatan sihirli bir öykü olduğunu anladım sonra bu iki kelimenin. Gelmemişin biri...

Şarabı kendim içtim...

Onu kendimden, beni ondan korumalıyım. Fakat Allah kahretsin, o çok güzel. Bin gün boyunca da görmesem hep en son gördüğüm kadar güzel. En kızgın olduğum zamanlarda bile sesini duyar duymaz japon balığına dönüyorum. Sersem, sessiz ve başka her şeyi unutan...

Yağmur başladı, haberi olsa niyet eder mi ki benimle ıslanmaya?

Kafamda bir öykü dönüp duruyor kaç zamandır. Sadece içtiği zaman çok konuşan, sürekli sevdiği kadından bahseden ama her seferinde kadının ismini değiştiren bir adam. Bunu neden yaptığı belli değil. Belki kendini kandırıp gerçek ismi unutmak istiyor, belki bir sürü kadında hep aynı kadını sevmiş, belki de anlattığı her şey uydurma. Hep aynı kadını hep aynı cümlelerle anlatıyor. Her seferinde kadının ismi farklı. Niye? Bilmiyor, beraber bakacağız...

Anahtarlıkla poster öylece duruyor masada, bir şey söylemek istiyorlar ama cesaretleri yok...

Cehalet mutluluktur demişti ya Sokrates. Yeni anladım ne demek istediğini. Bazen bilmek, haber almak kaygıyı artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bazen bilmek, hayal kurmaya bile engel.

Ve seviyorum ben, sonunu bile bile...