Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Eylül 2014 Pazar

VAKİTSİZ YAĞAN YAĞMUR


Bu yağmur bu saatte nasıl davetkar
Sızdıkça camdan ev önündeki kaldırıma
Uyunur mu hiç?
Bu senin uzaktan güzelliğin
Ev içleri gibi darlayan içimi
Senin de camından süzülüyor mu diye
Kalkıp geleyim diyorum
İlk ayakkabıyla evinin önüne
Ama bende bu talih varken
Yarı yolda yağmur kesilir
Sen uyursun
İyisi mi
Yağmur dursun..

TESİRSİZ PARÇALAR 308..

308.
Pavyonda çalıştığım yıllarda (dostlarım bilir üniversitenin ilk yıllarında pavyonda çalışmıştım, vestiyerde duruyor gelenin gidenin ceketini paltosunu alıp veriyordum) şarkıcı Pervin abla vardı. Her gece mutlaka bir tane Bergen şarkısı söyler ve söylerken de muhakkak ağlardı. Bir gün dayanamayıp sordum "abla madem bu şarkılar seni bu kadar üzüyor neden her gece söyüyorsun" diye. "Üzülüyorum be sosyolog (pavyonda lakabım sosyologdu)" dedi," kadersiz kadın bok yoluna öldü gitti. Ben de her gece bir şarkısını söyleyip kendimce anıyorum işte. Orospunun fatihası da böyle olur ne yapayım!!" Önce Pervin ablaya baktım sonra önümde duran Giddens'ın Sosyolojiye giriş kitabına.. Sonra dedim ki," Allah kabul etsin be ablam.."

ÇOK ACAİP



İnsanlar gelip gelip gidiyorlar çok acaip
Hükümler verip kararlar alıp duruyorlar ne fena
Sular asfaltı deliyor söylenmeyen sözler bağrı
Durmuyorlar hareket halindeler hep
Çok acaip..

Sevindikleri ve üzüldükleri şeyler acaip yakın birbirine
Tek kelimeyle sarılıyorlar tek kelimeyle işleri çıkıyor çok acaip
Bütün zamanları sizin gibi oluyor bazen
Bazen bir sigara daha zor sıkışıyor araya
Çok acaip..

Eşya normal ağaç normal kedi köpek hepsi normal
Bir tek insan acaip ne yapacak belli olmuyor
Gülerken ağlayacak gibi oluyor susuşu sanki cehennem
Dursa bile yoruyor üstelik farkında değil
Ayak uyduramıyorsun ne yapsan
Çok acaip..

İğne üzerine hesap yapıyor mesela çakmak üzerine sevgili üzerine
Bırakıp kaçmak geliyor içinizden kaçılmıyor çok acaip
Öyle saçma oluyor ki sonra her şey
Rakının tadı çok acaip
Sigaranın dumanı çok acaip
İçinizden neler neler geçiyor
Anlatamıyorsunuz çok acaip..

Bulvar arkası parklara sığınıyorsunuz çaresiz
Yolacak ot arıyorsunuz işeyecek ağaç gölgesi
Bir kusma geliyor sonra sonra sus sonra dur
O an bütün kainat komple durur gibi oluyor
Çok acaip...

6 Eylül 2014 Cumartesi

"İSTEYENLER AĞLARLAR"

Yaşlanıyorum da o yüzden mi diyorum bazen. Değil galiba. Çocukken de çok istediğim bir şey olmadığında aynı şeyi yapardım. Ağlardım...

"İsteyenler ağlarlar. Gönlünden geçirenler, hayalini kuranlar, uykusu kaçanlar, aşkından yananlar, yarasından nefesi kesilenler ağlarlar. Bunca hale düşüp de güç yetiremeyenler ağlarlar."

Biraz önce okudum Tarık abinin dergideki yazısını. Yarısında gözlerim doldu. Oturduğum yerde, insanlar sağdan soldan vızır vızır geçerken, içimi ve sümüğümü çeke çeke ağlamaya başladım. Kimse oralı olmadı, görmedi. Eğer biri görseydi ve sorsaydı neden ağlıyorsun diye, diyecektim ki ona ; "ağlıyorum çünkü çok özledim, ağlıyorum çünkü o benden çok uzakta, ağlıyorum çünkü annem yaşlanıyor, ağlıyorum çünkü kimse beni anlamıyor, ağlıyorum çünkü her gün hepimizi acıdan gebertecek kadar çocuk öldürülüyor, ağlıyorum çünkü hepiniz yalancısınız... Ağlıyorum işte. Sen niye ağlamıyorsun?"

Kimse görmedi. Sormadı kimse bir şey. Bir süre ağladım öyle. Geçti sonra. Yan masaya bir anneyle bebek geldi. Bebek bana ben bebeğe gülümsedik...

Ağlamak gülümsemeye sonsuzluk kadar uzakken bir taraftan da ne kadar yakın. Tıpkı yaşamla ölüm gibi. Tıpkı özlemekle kavuşmak gibi. Tıpkı benimle 'o' gibi..

EKSTRA LARGE

Olabildiğince saçma sapan bir gece yine
Çökmüyorsa göğün tavanı başımıza
Beyaz leblebinin ve Extra Shout'un hatrına
Ekstra Shout ne mi?
Exstra Shout bira lan bira

Ben bunca deliliğin arasında
Bunca yalan söylemenin ve aldatmanın arasında
Bunca özlemenin ve ağlamanın ve alçalmanın
Bunca yanlışlığın ve yanılgının arasında
Esasında o kadar da aptal değilim
Günün her anında beni düşünmediğini bilirim
Ama ben gözümü her açtığımda
canımı yakmak için fırsat kollayan güne
Ve her yumduğumda gözlerimi
gelecek günün getireceği sıkıntılara
Seni düşünüp uyanıp
Seni düşünüp uyumayı
İbadet kabul ederim..

Tesirsiz Parçalar 305-307..

305.
Öfke geçiyor. Korku geçiyor. Acı geçiyor. Zaman da. Ve başka şeyler de elbet. Her şey zamanla geçiyor ve zaman da her şeyle geçiyor. Geçenlerde bindiğim taksinin şoförü otuz beş yıldır taksicilik yaptığını söyledi bana. Aşağı yukarı yaşım kadar. Abi dedim, hiç mi sıkılmadın? Güldü, yok dedi. İlk bir kaç ay sıkılırsın, ilk bir kaç yıl bırakıp gitmek istersin, ilk on yıl para biriktirip başka bir iş kurma hayali kurarsın. Otuzuncu yıldan sonra ise bıçaklanmadan eve gidebildiğin her sabah için şükredersin..

306.
Tabi başka şeyler de girdi araya. Acıkıyor insan, uykusu geliyor.. Ben de yemek yedim, uyudum, kitaplar okudum. Ama bunların hepsini aradan çıkarır gibi yaptım. Hızlı hızlı yaptım. Az yedim, çok uyumadım, kitaplara da eskiden olduğu kadar hırsla saldırmadım. Benim asli görevim seni sevmekti, hiç aklımdan çıkarmadım. Ciddiyetimi hiç kaybetmeden sadece seni sevdim. Başka her şeyi 'aradan çıkardım'. Ciddiye almadım hiçbirini..



307.
Çok yakın olduğunuz biri ölür bazen. Cenaze törenine (cenaze töreni!, ne rezil laf) insanlar gelir. Ve ekseriyetle aç gelirler. Onlara pide yaptırmak gerekir. Bu görev genelde yaşı kısmen genç, soğukkanlı görünen mefta yakınlarından birine düşer. Dayım öldüğünde bana düşmüştü mesela. Camide namaz kılındıktan sonra babam usulca kulağıma eğilip "pide işini hallet" dedi. Ben de kardeşimi alıp yanıma pide işini halletmek üzere pideciye doğru yürümeye başladım. Gözümde sıkışıp kalmış yaşlarla. Bir ara dönüp arkamı "siktirip gidin lan hepiniz, dayım ölmüş lan benim sizin de pidenizin de . mına koyarım şimdi, gidin evinizde yiyin!" demek geldi. Yapamadım. Dayım ölmüştü. İnsanlar pide bekliyordu. Ben çok üzgündüm ama insanlar da çok açtı. Babam bana pide işini hallet demişti. İçimi çeke çeke pideciye gittim. 150 pide 150 ayran... Ama çabuk olsun abi benim dayım öldü de... Bir de kredi kartı geçiyor mu?