Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Ayrıntı..

Kontrol edemediğim düşüncelerimin istilasından beynimi kurtaramıyorum. Bilincimi ele geçirdiler. O kadar çok düşünüyorum ki, bazen düşünmekten düşündüklerimin birazını bile yapmaya vakit bulamıyorum. Öyle çok şey var ki düşünecek.. Mesela şu kazak çıkarma sorunu. Kış günlerinin lanet uğraşı.. Birileri bir canlı yayında filan gösterseler şunun nasıl olacağını da kurtulsam. Önce kollarımı -kazağın sağ kolunu sol elimle, sol kolunu sağ elimle çekip diğer elimi kurtardıktan sonra- boşa çıkarıp kazağın henüz çıkmamış dış ön yüzünden hamle yaparak kafamın üzerinden çıkarıp mı kurtulmalıyım, yoksa her iki elimle kazağın boyun kısmına uzanıp önce kafamı mı kurtarmalıyım? Hadi bunu zor da olsa hallediyorum bir şekilde de asıl kargaşa sabahları giyinirken ortaya çıkıyor. Önce neyi giyerek başlamalıyım? Allahım nasıl da zor iş.. Çoraplarla başladım diyelim. Sonra aşağıdan mı devam etmeliyim, yukarı mı geçmeliyim? Aşağıdan başladığımda önce pantolonumu giyiyorum, sonra kazak, üzerine mont v.s.. Ama gömlek giymem gerektiğinde olmuyor işte. Pantolonu önce giydiğim zaman, gömleğin etek kısımlarını pantolunun içine sokmak için iliklediğim düğmeleri tekrar çözüp, pantolunu yarı indirmem gerekiyor ki gömleğin etek kısmının iç çamaşırımı saracak hale gelmesini sağlayıp, daha sonra gömleği bel hizasında sarmalayacak şekilde çekebileyim. Swet giyeceksem ne olacak peki. Pantolonumun içine mi sokmalıyım alt kısımlarını,dışarda mı kalmalı? İnsan bunu ne kadar düşünür? Ben o kadar çok düşünüyorum ki bazen işin içinden çıkamıyorum, beceremeyeceğim korkusuyla kıyafetlerime dokunamayıp evden hiç çıkmadığım zamanlar oluyor. Başkalarının farkında olmadan kolayca yapabildiği şeyler benim için mesele oluyor hep. Ayrıntı diyorlar sonra benim takılıp kaldıklarıma, sinirlerim iyice bozuluyor. Düşünmeden yaşamayı marifet zannediyorlar. Canım diyorlar mesela, onda ne var giyin çık işte. Kolayca giyinip işin içinden çıkıveriyorlar. Her işleri kolayca oluyor, bunu yaşam felsefesi yapmışlar. Kolayca aşık oluyorlar, kolayca seni seviyorum diyorlar, kolayca vazgeçiyorlar sonra da. Çektikleri acı da çok kolay oluyor haliyle, unutmaları da. Kendileri gibilerden oluşan kalabalığın içinde takılıp kalmadan tüm sahtekarlıklarıyla yaşarlarken ara sıra benim gibilerle karşılaşıyorlar ve çok sürmeden bünyeleri hata veriyor. Başta tuhaf biriyle karşılaştıkları ve bu durum ilginç geldiği için egzotik bir hayvana yaklaşır gibi temkinli tavırlarla sokuluyorlar. Ama sonra tehlikenin farkına varıp usulca sıvışıveriyorlar. Benimse kulaklarımda söyledikleri sözler çınlamaya devam ediyor. Olası hatalar için hep yedek bir hayat tutuyorlar bir taraflarında kimselere farkettirmeden ve canları sıkıldığında diğer yaşantılarından devam ediyorlar. Kendine ait bir hayata bile sahip olamayanlar ise ancak ayrıntılara boğarak yaşamlarını bu aldatılışı düşünüp çıldırmadan yaşayabiliyorlar. Yazın çorap giyilir mi? Hergün değiştirmesem olur mu peki? Önce sağ tekini mi giymeliyim solu mu? En son beyaz çorap giydiğimde mesele yapmıştı, ama o yok artık, beyaz çorap giysem hala mesele çıkar mı...?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder