Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Temmuz 2015 Çarşamba

SOPA DEĞİL O MERCEDES!

Dünya çok bozdu. Ve biz içindeydik. Birbirimizi mi bozduk yoksa beraber mi bozulduk, bilmiyorum!
Bir süredir internette dolaşan bir haber, daha doğrusu bir yazı var. Doğudaki illerimizden birinde sopasını Mercedes ilan etmiş bir güzel abimiz yaşıyormuş yıllardır, yeni öğrendik. Sopasının ucuna Mercedes amblemi takmış, dikiz aynası, radyosu şehirdeki ustalar tarafından takılmış güzel bir abi. Ve bütün şehir uymuş abinin bu oyununa. Mercedes’ini kurallara göre park ediyor, bakım için sanayiye gidiyor, hatta hız sınırını aştığı için polisler tarafından ikaz ediliyor abimiz. O sopa sadece onun için değil tüm şehir için bir Mercedes artık. Çünkü öyle kabul ettirmiş!
Birileri “deli” diyor o güzel abimiz için. Afedersiniz ama siktirsinler ordan! Yemin ediyorum size kırka yaklaşan saçma yılı devirdiğim ömrümde onun kadar akıllı bir adam görmedim ben. Belki değişik, belki çok alışılmış şekilde davranmıyor tamam ama… Deli? Asla! Çünkü bir çok insanın yapamadığını, yapmaya cesaret edemediğini yapmış. Önce kendi gerçeğini yaratmış sonra da bunu koca bir şehre kabul ettirmiş. Ve psikopat bir diktatör gibi zorla yapmamış bunu. Başlarda kendisiyle dalga geçen, küçümseyen, aşağılayan ahaliye inat bıkıp usanmadan her gün bacaklarının arasına kıstırdığı Mercedes’ine binmiş, sokak sokak dolaşmış, arabasını süslemiş, yıkayıp paklayıp yıllarca yanından ayırmamış. Sonunda da herkese kabul ettirmiş. O bir sopa değil demiş artık herkes yıllar süren ısrarın sonunda. O bir sopa değil, o bir Mercedes…
Felsefe’nin en kadim sorularından biridir “Gerçek nedir?” sorusu. Yüzlerce filozof binlerce farklı yanıt vermiştir bu soruya. Gerçeği bir olgu olarak gören de olmuş, durum olarak gören de, yanılsama olarak da… Ve bence en güzel cevabı da bazı aklı evvellerin “deli” dediği o canımın içi abi vermiş farkında bile olmadan. Nedir gerçek? Gerçek; gerçek olduğuna inandığımız ve başımıza ne gelirse gelsin bir an bile şüpheye düşmeden yaşadığımız ve savunduğumuz şeydir. Tıpkı Allah’a inanmamızın temelinde var olan koşulsuz iman gibi iman ettiğimiz şeydir gerçek…
Yıllar önce sıkıldığım manasız bir akşam saatinde kendimi dük ilan edivermiştim. Başlarda kimse sallamamıştı haliyle. Ama ısrarla kendimi Dük olarak tanıtmayı sürdürdüm Mercedes’li abim gibi. Sonra sonra alıştı insanlar. Ali diyen, abi diyen, mesleğimden dolayı hocam diyen, yazar diyen, şair diyen, oğlum diyen, lan diyen… bir sürü insan var etrafımda. Ama itiraf ediyorum, duyunca yüzümü güldüren en sevdiğim hitap “Sayın Dük’üm…” Çünkü dük dışındaki tüm sıfatlar bana birilerince yüklendi, Milli Eğitim “öğretmen” yaptı, okurlar “yazar” vs. dedi, annem sayesinde “oğul”, sevmeyen insanlar yüzünden lan oldum. Ama dük… İşte onda kimsenin katkısı yok. Bir akşam canım çok sıkılıyordu ve kendimi Tepebaşı Dük’ü ilan ettim. Kafayı yemiş bu şizofren diyenlere de zerre kulak asmadan bildiğimi okudum. Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, aristokrat bir ailede doğmaktan başka hiçbir vasfı olmayan Cambridge Dük’ü mü gerçek dük yoksa ben mi?

10 yorum:

  1. Dük'üm çok yaşa... Kızıldereliler belli bir yaştan sonra kendi isimlerini kendi becerileriyle alırmış ya.... Sen dük olmayı sonuna kadar hak ettin
    Semih,

    YanıtlaSil
  2. Istemsizce bir delinin hatira defterine gitti aklim. Genco erkalin esssiz oyunculuguyla izlemistim vakti zamanlar. Kendini ispanya krali ilan edisi ve hazin sonu. Gulumsetti.



    YanıtlaSil
  3. Don Kişot misali

    Eray

    YanıtlaSil
  4. bana hüzün değil,mutluluk verdi yazını okumak,hatta gözümden yaş gelene kadar kahkaha attım.ayıp mı ettim sayın dük'üm?

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. sayın dük.. bazen ilan edebilmek 'beceriksiz bir kafa' gerektirir. tabii kime göre beceriksiz? her neyse hiç bir işe yaramamış olduğumuzu beynimiz sikilene kadar duymuş olmalıyız. belki güzel şeyler hissetmişizdir bize bunu dikta edenlere. yıllarca anlatmışızdır o öyle değil böyle diye. en sonunda kimsenin anlamasına gerek olmayan birşeyi ilan ederiz. içine anlamlar yükleyip durduğumuz bir sözcük, bir eylem, bir duruş... Fark etmez. Önemli olan etrafımıza duvarlar ören ahalinin dibine dinamiti koymuş olmamız. İlan etmiş olmamız

    YanıtlaSil
  7. mikrodew kompresör kurutucu, kompresör hava kurutucu 2 el hava kurutucu, ikinci el hava kurutucu, hava kurutma, nem alıcı, su alıcı filitre, [ hava kurutucu servisi, kurutucu servisi, soğutucu çiller, eşanjör, evaporatör, kondanster, kondansater, R 134 Gaz fiyatı, R 134 gaz , R 22 Gaz fiyatı, 404 gaz fiyatı, bakır kaynak teli, gümüş kaynak teli, vakum pompası, hurda bakır fiyatı, bakır fiyatı, hava kurutucu motoru, kurutucu motoru, ] hava kurutucu kurulumu, ekovat motor, buzdolabı motoru, çiller motoru, soğuk hava deposu motoru, 2 el ekovat, ikinci el ekovat, 2 el ekovat satanlar, ikinci el ekovat satanlar, kozucular ekovat, kurutucu fan motoru, kurutucu gazı, 2 el kompresör, ikinci el kompresör, kompresör servisi, jeneratör servisi, buz dolabı servisi , Oksijen Jeneratörleri , Nitrojen Jeneratörleri, www.kompresoralsat.com , Adsorptionlu Hava Kurutucuları , Basınçlı Hava Filtresi , | Basınçlı hava kurutucu | Su Seperatörü | Hava Kompresörü | Azot Jeneratörü | Nitrojen Jenaratörü | Oksijen Jenaratörü | Otomatik Tahliye | Adsorption Hava Kurutucu | Kimyasal Hava Kurutucu | Desikant Hava Kurutucu | Aktif Karbon Kulesi | Aktif Karbon Filtresi | Soğutmalı Kurutucu | Basınçlı Hava Filtresi | Yüksek Basınç Hava Filtresi | Filtre İç Element ; http://www.mikrodew.com

    YanıtlaSil
  8. Sayın Tepebaşı dük'ü. Avcılar Dük'ü olarak ziyarete gelmek isteriz. :)

    YanıtlaSil
  9. Sayın Tepebaşı dük'ü. Avcılar Dük'ü olarak ziyarete gelmek isteriz. :)

    YanıtlaSil