Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

18 Aralık 2012 Salı

Feda!

Kaç zamandır aklımdaydı çocukluğumun Beşiktaş'ıyla ilgili bir yazı yazmak. Bugüne kısmetmiş..
Az önce Beşiktaş Tv.de başkan Fikret Orman'ı dinledim. Feda'dan bahsetti yine. Beşiktaşlılık duruşundan, değerlerinden, taraftarın biraz daha dişini sıkması gerektiğinden vs. bahsetti..
Yazdıklarım muhtemelen sana ulaşmaz sayın başkan. Olsun. Ben içimi dökeyim yine de. Küçücük bir çocuğun feda öyk
üsünü anlatayım sana..
89-90 sezonu. 10 yaşındayım. Beşiktaş'ım şampiyon.. Ezbere sayarım hala kadroyu (Engin,Recep,Kadir,Gökhan,Ulvi,Rıza,Feyyaz,Mehmet,Mutlu,Ali,Metin) Farkettiniz mi hiç yabancı yok. Neyse, ertesi gün Sabah gazetesi şampiyon kadronun posterini verecek. Büyük boy. Kuşe kağıt. Gazete şimdiki elli kuruş civarı bir para. Tam bir simit parası. Günlük harçlığım da o kadar. Öğle yemeğim yani. Elbistan'da oturuyoruz o zaman. Ben dahil üçü okula giden dört kardeşiz. Babam işçi, tek maaş, ev kira, bize verebileceği günlük harçlık da malum. Bir simit parası. Evimiz ilçenin kenar mahallelerinden birinde ve mahallede gazete bayisi yok. Çarşıya gitmem lazım. Erkenden gitmem lazım yoksa gazete biter. Evimiz çarşıyla okulun ortasında. Ders yedide başlıyor. Okula gitmezsem babam oyar, o posteri alamazsam da kendimi öldürürüm. Çalar saat bile yok evde, annemin refleksleriyle uyanıyoruz. Ne olur ne olmaz diye sabaha kadar uyuyamadım. Beş gibi evden çıktım. En az kırk beş dakika yürümem lazım. Cebimde bir simit parası, babam kızar diye kimseyi uyandırmadan çıktım evden. Güneş bile doğmamıştı daha.. Korka korka yürüdüm. Tek ve son paramı adama uzatıp gazeteyi aldım. Poster içinde. Attım gazeteyi bir kenara. Posteri açtım, hiç unutmuyorum ilk iş uzun uzun kokladım niyeyse. Baktım sonra bir süre. Sonra kat yerlerinden katlayıp koynuma soktum. Yağmur başlamıştı hafiften. Bir saatten fazla yürüyüp son anda derse yetiştim. O öğle bir şey yemedim. Her tenefüs posteri çıkarıp tek tek Metin'in, Ali'nin, Feyyaz'ın yüzlerine baktım. O gün hiç acıkmadım..
Velhasıl sayın başkan, ben yirmi küsür yıl önce yapacağım fedakarlığı yaptım. Ve biliyorum ki bu ülkede hala on yaşında çocuklar son paralarını verecek kadar seviyorlar takımlarını. Yeter ki siz işinizi yapın. Futbolu kirletmeyin. Futbol en çocuk çocuk gözüyle güzeldir ve masumiyet gerektirir unutmayın..

4 yorum:

  1. dün tribündeydim, sağımda yaşlı bi amca vardı küfür ediyo bağırıyo çağırıyo kimbilir izlediği kaç yüzüncü maç, arkamdaki 35 yaşlarında bi adam ben de diyor bağırdım seba gitsin ahmet dursun diye dilim kopsaydı keşke diyor. birisi anlatıyor ben karıma burda evlenme teklifi ettim. herkesin hikayesi var farklı farklı ancak takım tek, gözlerdeki ışıltı tek, hissiyat ortak. ancak gene de kirli futbol, ve sağda solda reklamlar oldukça, cumartesi günü öğlen 3te değil de cuma günü saat sekizde maçlar oldukça futbol kirli. çocuğum olursa çok büyük ihtimal beşiktaşlı olacak olmasa da olur ancak futbolun temiz olduğunu en azından temiz hissettiğimiz zamanlarını anlatıcam ona senin hikayeni anlatıcam benim hikayemi anlatıcam, günün birinde temizlenmez belki ama kirleri daha fazla renk değiştirmez.

    YanıtlaSil
  2. Hocam bazen beni hikayelernde elbistana goturuyosunz. Carsisina ilkokuluma liseme evime...

    YanıtlaSil
  3. senin bu yazını fikret orman okusun,
    sonra bütün millet okusun
    herkes beşiktaşlı olsun
    o kadar yani!

    YanıtlaSil