301.
Bazı insanlar gittikleri her yerde huzur arar fakat bir türlü bulamazlar. Bulamazlar çünkü onlar huzursuzluğun bizzat kendisidirler. Huzursuzluklarını bulundukları her yere bulaştırır, üstelik bunun farkında bile olmazlar. Bunlar; aptal ve huzursuz, korkak ve huzursuz, aptal, korkak ve huzursuz olarak üçe ayrılırlar. Aptal huzursuzlar zaman zaman mutlu oldukları yanılsamasına kapılabilirler çünkü onları kandırmak çok kolaydır. Korkak huzursuzlar sıkıntılarıyla korkularını birleştirip yarattıkları distopyanın içinde mutsuzluktan debelenene kadar kendi kendilerine debelenip dururlar. Aptal ve korkak huzursuzlar ise sürekli bu işte bir terslik var diyerek fakat ne olup bittiğini anlayamayarak, anlamaya çalışmak için kendi içlerini deşecek cesarete de sahip olmadıkları için kendi anlamsızlıklarında, koparılmış ama bir türlü çürüyemeyen marul yaprağı gibi manasızca bulundukları yerde öylece dururlar.. Huzursuzlar familyasının en zavallısı işte bu son huzursuz gurubudur..
302.
Dünyanın en kolay işi birilerini suçlamaktır. Bu yüzden de dünyadaki insan sayısı kadar suçlayan olduğu söylenebilir. Kendini suçlamaktan bütün insan ırkını suçlamaya kadar açılabilen geniş bir yelpazede, kendi zavallılığıyla baş edebilmek için, haklı ya da haksız olduğuna bakmadan, durmaksızın suçlar insan. Emile Zola, meşhur Dreyfus Savunmasına "Suçluyorum!", diye başlar. Aslında Zola, farkında olmadan hepimizin yaşam manifestosunun giriş cümlesini yazmıştır. "Suçluyoruz!"
303.
Ne senden geçebilirem ne vuslat mümkün gayrı
Derdin hasına düşmüşem mene Mecnun ağlasın!
Felek kör, alem lal, zifr-i karadır günlerim
Lokman'a haber yollayın gelsin yüreğim dağlasın..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder