Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Temmuz 2013 Cuma

PEKİ

Ömrüm şimdi ilk kez gittiğim bir şehrin
Kamil Koç bekleme salonunun televizyonundan
Otobüs geldiğinde yarım kalacağını bile bile
izlediğim bir film..

Nasıl da dışardan bakıyorum kendime
Nasıl da yabancı
Nasıl da tedirgin
Sanki girmediğim mücadeleleri bile
Kaybettim
Oysa böyle konuşmamıştık Allah'la..

Hayatı tasolarımdan ve babamın azarlarından
ibaret sandığım çocukluğumdan
Bir futbolcu çıkartması kadar bile iz yok ne yazık..

18 Temmuz 2013 Perşembe

Tesirsiz Parçalar 219..

219.

Birini çok çok üzdüğünüzü aylar sonra anlarsanız ne yaparsınız? Onun canını çok acıttığınızı, onulmaz yaralar açtığınızı ve daha da kötüsü o yaraları açtığınız zaman bunu hiç fark edemediğinizi çok sonra anlarsanız ne yaparsınız? Ve o biri sizin için çok kıymetliyse, en azından bir zamanlar öyleyse? Ve ne yaparsanız yapın telafi edemeyeceğinizi, içiniz de yansa, deli gibi üzülseniz de elinizden hiçbir şey gelmeyeceğini anladığınızda ne yaparsınız? Ne yapabilirsiniz? Hiçbir şey. Tek bir şey dışında hiçbir şey.. Artık mutlu olması için dua edersiniz. Unutmuş olmasını, ona yaptığınız kötülüğü artık aklına getirmiyor olmasını umarak, mahçup bir röntgenci gibi uzaktan uzağa ondan haber almaya çalışıp, mutluluğuyla içinizi bir nebze olsun rahatlatmaktan başka hiçbir şey..

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Tesirsiz Parçalar 218..

218.

Aceleden üzerinde pek durulmamış bir ihtimal gibi
Daha mühim şeylerin arasında kaybolup gitti çığlıklarım..

-Oysa çocukken bi anne dememle koşup yetişirdi annem-

16 Temmuz 2013 Salı

Tesirsiz Parçalar 217..

217.

Otuz beş yaşındayım ve hala ağlarken anne diye ağlıyorum. Bir taraftan da burnumda oluşan sümük baloncuk olunca yavaş yavaş nefes verip balonu genişletmeye çalışıyorum. Saçlarım beyazlaşırken favorilerim kızıllaşıyor ve sakallarım sararıyor. Kıçımın kılı (kimsenin kıçının kılı değilim bu arada kendi kıçımdan bahsediyorum) hangi renge dönüşüyor düşünmek bile istemiyorum. On altı yıllık memurum ve bir kaç bin kitap, bir dolu oyuncak ve bir kaç takım elbiseden başka hiçbir şeyim yok çok şükür. En iyi arkadaşım beş yaşında bir oğlan çocuğu. Köpeklerle mesafeli bir ilişkim var ama kedilerden hiç hazetmiyorum. Ekseriyetle canım sıkkın ve mütemadiyen depresyona giriyorum. Hatta aynı gecede bir kaç kez depresyona girip çıkacak kadar yalama ettim güzelim hastalığı. Ağaçlardan en çok çam ağacını, parklardan Şirintepe Parkı'nı, takımlardan Beşiktaş'ı ve kadınlardan dünyanın en güzel kadınını seviyorum. Çam ağacı meyve vermiyor, parkı yakında tadilata sokacaklar, Beşiktaş Avrupa kupalarından men edildi ve galiba sevdiğim kadın beni sevmiyor. Gerçi seviyor da olabilir, bilmiyorum. Yağmur yağarken kendimi iyi hissediyorum, hiç açıklayamayacağım bir neden yüzünden yağmuru Tanrının bana bir kıyağı olarak görüyorum. Saat şu an dört buçuk bütün aklı başında insanlar uyumuştur kuvvetle muhtemel. Bense uyuyabilmek için onların uyanmasını bekliyorum. Gönüllü gece bekçisi gibiyim, kendi kendine durumdan vazife çıkaran. Bu yazı daha çook uzar. Ama ben bundan da sıkıldım. İyi ki Ceylan Ertem var. Bir de Georges Perec ne güzel yazar, Türkan Şoray ne güzel kadın ve Selim Işık ne güzel arkadaş değil mi? Evet evet öyleler..

BEN SENİNLE HİÇ TRENE BİNMEDİM

Ben seninle hiç yağmurda yürümedim
Islanınca neye benzer tüylerin
Görmedim

Ben seninle hiç rakı içmedim
Açık saçık küfürler edermişsin sarhoşken
Duymadım

Ben seninle hiç trene binmedim
Pencere kenarını mı seversin koridor tarafını mı
Bilmedim

Ben senin ellerini hiç tutmadım
Soğuk mudur sıcak mıdır hayal ettim sadece
Değmedim

Ben senin gözlerine hiç bakmadım
Ama öyle buğuluydu ki rüyalarımda
Aklımdan çıkarmadım..

10 Temmuz 2013 Çarşamba

BOŞLUĞA UZANAN EL

Boşluğa uzanan bir el,
Ve bir el daha (uzakta) o eli tutamayan
El uzanmış boşluğa, hiçbir şey umrunda değil
Uzaktaki el uzanıp tutsam mı diyor acaba?
Tut diyor boşluktaki el, bırakıp tereddütleri
Tutacak uzaktaki el, bir şeylerden korkuyor
Korkma diyor boşluktaki el tut
Tutmazsan hep boş kalırım
Boşluk kabul etmem diyen
doğa yasasına inat
Boşluktaki el bükük, sahibinin boynu gibi
Uzaktaki el uzanıyor, tutuverecekmiş gibi
Yollar ve mesafe ve zaman ve her ne varsa
Boş ver diyor hepsini boşluktaki el
Uzanmış bekliyor
Uzanmış bekliyor boşluktaki el
Uzaktaki elin yanına gelmesini..

7 Temmuz 2013 Pazar

OLSUN, BEN SENİ ÇOK SEVİYORUM



Ay'ın bir sikime benzemediği bir geceydi. Yıldızlar da görünmüyordu ortalıkta, onları saklayan bulutlar da. Yarısını tek seferde içtiğim ucuz şarap patlıcan şerbetine, suratım muşmula hoşafına, kalbim otoyol geçeceği için istimlak edilmiş pancar tarlasına benziyordu..

'Hiç mi özlemiyorsun beni?' dedim.

'Korkuyorum' dedi. 'Sen beni o kadar çok sevdin ki, o yüzden korkuyorum'

Onu kafamda çok yüceltip büyüttüğümü, bunun sonucunda muhtemel bir hayal kırıklığı yaşayacağını, bu hayal kırıklığıyla baş edecek gücü olmadığı için de ne yapacağını bilemediğini söyledi. Ya da işte buna benzer şeyler..

Allah'ım, nasıl da yanılıyordu. Ama ne yapabilirdim ki, inançlı bir yanılgı karşıdakinin felaketi bile olsa kolay kolay ortadan kalkmıyor ne yazık ki..

Lafı değiştirmek istedim. Ay'dan ya da yıldızlardan söz etmeye çalıştım. Ama aksi gibi Ay bir boka benzemiyordu o gece ve lanet olası yıldızların hiçbiri ortalarda yoktu. Bir süre sustum çaresiz..

'Ben seni çok seviyorum' dedim sonra. Bir tek bunu söyleyebildim. Canım bir tek bunu söylemek istiyordu. Biraz daha susup devam ettim.

'Olsun' dedim, 'eğer varsa kırılacak bir hayal, onu tamir edecek kadar çok seviyorum ben seni.

O sustu bu kez. Benden daha uzun sustu, içim acıdı bir an. Sanki benden daha çaresiz gibiydi..

'Uyuyalım mı?' dedi bir süre sonra. Her ne durumda olursam olayım, her duyduğumda gülümseyerek itaat ettiğim tatlı bir buyruk gibiydi bu laf. Yanımda olsa, sıkıca sarılırdım. Değildi..

Olur uyuyalım demedim ilk kez. 'Yatalım hadi' dedim. Zor uyunacak bir geceydi ve ben ona yalan söyleyemezdim.

Başka bir şey konuşmadık. O bir süre sonra uyudu sanırım. Ben de bir süre uzanıp kalktım. Camı aralayıp bir sigara yaktım. Hala tek bir yıldız göremiyordum. Ama Ay.. İlk kez bir şeye benzetir gibi oldum Ay'ı. Evet evet Ay,ağlayan bir çizgi film kahramanına benziyordu. Pepe! Bir süre sessizce ona eşlik ettim. Son yudumunu diplediğim şarabı da nihayet şaraba benzetebilmiştim. Biraz daha seyrettim Ay'ı. Sonra yüzümü doğuya doğru çevirip pencere aralığından usulca mırıldandım.
'Olsun, ben seni çok seviyorum..'

6 Temmuz 2013 Cumartesi

SEVDİM..

Ulaşınca herkes sever seni
ben ulaşamayınca da sevdim
yıldız tozu gibiyken sen
ya da kaf dağı çiçeği
olsun dedim ne yapayım
yatıp en erken uykulara
rüyalarımda göreyim diye
karıştırıp varlığını yokluğuna
yokken de varmışsın gibi sevdim..

5 Temmuz 2013 Cuma

TEMENNİLİ ŞİİR

Gülüşünün kıyısından mutluluk aşırıyorum
Bol geliyor bana dünya fazla mı büyük bilmem
Sığınayım istiyorum diz kapağının dibine
Çok gördüm çok usandım uslandım ama valla
Evim bildim seni kalktım tüm tereddütleri bırakıp
Sana geldim yer göster köşeciğine sokulayım.
Bir İsa'yı sevdim ben bir Ali'yi bir seni
İsa gökte Ali öldü sen bari kal benimle
Bak insanlar bütün akıllarını kaybetmiş
Kim umurundaki kimsenin bir sen varsın bir de ben
Baş ucumda evren diyen şaire selam olsun
Ama kusura bakmasın umurumda değil evren
Bir sen diyorum gülüm bir sen diyorum bir sen
Sen deyince uçuşuyor kalbimde kırlangıçlar
Kırlangıç ne güzel kuştur kıyılılar iyi bilir
Herkes beni kötü bilir bari sen iyi bil
Azcık eğilsen yeter gerisini ben hallederim
Sen teşebbüs et yeter yolları ben tüketirim..