Kim? Kahramanım kim diye soruyorum kendime. Öyle ya herkesin bir kahramanı vardır illa ki, benim kahramanım kim? Pat diye cevap vermek zor buna, üzerinde biraz düşünmek lazım.. Galiba kahramandan ziyade kahramanlarım var benim. Başta babam.. Benim en büyük kahramanım. Hemen sonra da Selim Işık.. Tutunamayanların prensi. Gerçi genelde kahramanlar önemli işler başaran mühim insanlardan seçilirler. Benim kahramanımsa yaşamak dahil hiçbir işi sonuna kadar götürememiş, kendisine anlayışlı bakışlarla yaklaşıp tuhaf bakışlarla ayrılan insanların arkasından nasıl davranılacağını hiç bilememiş, dünyanın en kırılgan, en naif ve en yalnız insanı. Ölümü bile üzmüyor. Tuhaf bir gülümseme yayılıyor suratıma, kitabı her yüz bilmem kaçıncı okuyuşumda.. Üçüncü kahramanım Holden Caulfield.. En kral arkadaşım. Salinger'in tek romanının yeni yetme kahramanı. Selim en büyük kahramanımdır evet ama Holden kadar yakın hissetmiyorum onu kendime. Bir tür aziz çünkü Selim, bizden biri değil. Bambaşka bir dünyanın adamı.. Holden'da ise kendimi görüyorum biraz. Masumiyetin kayboluşunu yaşayan ve hazmedemediği için kısa hayatına akıl hastanesinde devam etmek zorunda kalan bir tür geçmiş zaman tutunamayanı.. Başka diyorum, başka.. Oblomov geliyor aklıma, Raskolnikov, G.Samsa, Zebercet.. Ve hepsinin ortak noktası. İnsanlara güvenerek yola çıkmışlar ve insanlar onların güvenini sürdürecek hiçbir şey yapmamış. Ve o kadar naifler ki onlar, bu durumla mücadele etmeye bile çalışmamışlar. Kabullenip bu hali, kendi kabuklarına çekilmek, kendilerinden eşya, zaman ve başka hiçbir şey haberdar olmadan bir köşede kayboluvermek olmuş yaşamdan tek beklentileri. İnsanlar buna da izin vermemişler ve onlar buna bile karşı çıkamamışlar.. Onlardan geriye kocaman hayal kırıklıkları kalmış o kadar..
139.
Arthur Nersesian'ı bilenler bilir. Fuck Up, üzerine sayfalar dolusu şeyler yazılabilecek muazzam bir kitaptır. Ama şu an Arthur'u övmek yerine kitaptan minicik bir parçayı tekrarlamak istiyorum sadece..
"-Mazoşist misin?
-Hayır.
-Her gördüğümde seni yaralanmış görüyorum.
-Kader sadist."
Arthur Nersesian'ı bilenler bilir. Fuck Up, üzerine sayfalar dolusu şeyler yazılabilecek muazzam bir kitaptır. Ama şu an Arthur'u övmek yerine kitaptan minicik bir parçayı tekrarlamak istiyorum sadece..
"-Mazoşist misin?
-Hayır.
-Her gördüğümde seni yaralanmış görüyorum.
-Kader sadist."
Var mıdır hesaplayacak denklem iç acılarımızın toplamını?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder