* Kim olduğunu şu an hatırlayamadığım bir yazar şuna benzer bir şey söylemişti. ‘İyi ki kırk yaşıma kadar Dostoyevski okumamışım. Yoksa asla kitap yazmaya cesaret edemezdim.’ Ben okudum maalesef. Lisede okudum Dostoyevski’yi. O yüzden de asla kitap yazamayacağımı çok iyi biliyorum..
* Hiçbirimiz, hayalimizdeki insanın hayalindeki insan değiliz sanırım. bu geç kalışların başka açıklaması olamaz çünkü..
* Beni terk ettiği için ondan, beni anlamadıkları için onlardan ve elimden hiçbir şey gelmediği için kendimden nefret etmeye başladım. Hatta bir ara bölündükçe çoğalan bu öfkenin içimdeki aşkı bile alt ettiğini düşündüğüm oldu. Ama tüm bunların zavallı birer savunma mekanizması semptomu olduğunu o kadar iyi biliyordu ki bir yanım, içten içe beni yiyip bitiren sızı tek bir gün bile azalmadı..
* Sonra biri çıkar ve seni mutlak bir isabetle anlayabileceğini, anlatabileceğini düşündürür. Ama olmaz hiç.. Hayat denen şeyin her yeni insanla yeniden sıfırdan başlaması ne büyük bir saçmalık aslında..!
* Olur olmaz zamanlarda 'sakin ol' diyen insanlardan nefret ediyorum. Bence insanların en kendileri gibi oldukları anlar öfkeli oldukları anlardır. Cinnet geçirip adam kesecek halimiz yok sonuçta. Biraz bağırıp, küfredip belki ekstradan bir iki tabak çanak kırıp rahatlıyoruz işte bir şekilde. Böyle ak sakallı dede gibi sağdan sağdan gelip 'sakin ol' diyen tiplere arkadaş falan demeden fütursuzca saldırmak istiyorum..
* Mutluluk ve mutsuzluk arasındaki fark 1.75 tl.. Valla bak. Ne kadar üzgün olursam olayım bir şekilde elime Kinder Sürpriz yumurta geçtiğinde güzelce soyup, çikolatasını ve parmaklarımı yalayıp, kutudan çıkan oyuncağın parçalarını birleştirip masamın üzerine koyarak gülümseyebiliyor ve vay arkadaş diyorum, hayat o kadar da boktan değil. Peki, gerçekten işe yarıyor mu? Evet. En azından yarım saat..
* Özlemek dünyanın en alçak duygusu. Düşünmemek bir yere kadar mümkün olabiliyor, oyalıyor insan kendini bir takım saçma sapan uğraşlarla. İnsan birini düşünmek istemiyorsa tam olarak beceremese bile epey uzun bir süre erteleyebiliyor bunu. Ama özlüyorsa onu, her an özlüyor, her saniye. Tepeden tırnağa özlüyor, bütün hücreleriyle..
* "Bazı sözler, yürekteki buz tabakalarını, ne kadar kalın olurlarsa olsunlar, birkaç saniyede kırarlar. Katılığın sarsılmaz kalelerini birdenbire çökertirler, duygusallığın önünde yükseltilmiş duvarları yıkarlar.." Şu an aklımdan geçen tek bir söz var. Gözünün içine bakarak ve ömrümde ilk kez yalvararak söylemek istediğim tek bir söz.. "Elimi bırakma.." "Önce elimi tut, ve sonra hiç bırakma.."
* Sevgililerim tarafından farklı bahanelerle terk edildim hep. Ama bana en çok koyan bahane 'artık beni heyecanlandıramıyorsun' oldu.. N'apcaktım lan, bungee jumping mi yapacaktım, Afrikaya safariye mi götürseydim seni, geceleri Spider Man'a dönüşen Peter Parker mıyım da maceradan maceraya koşayım ben .mına koyim. Kim olduğum ne olduğum belli baştan heyecanlanıp sonra heyecanlanmıyorsan git tedavi ol bana ne!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder