Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

31 Aralık 2011 Cumartesi

Tesirsiz Parçalar 97-99..

97.
Hiç tanımadığımız manyağın teki rüyasında bizi görüyor. Mutlu olduğumuzu zannediyoruz ama aslında mutluluğumuzun asıl kaynağı herifin yatmadan önce bolca içtiği rakı. Kafayı iyice bulduktan sonra sızıp kalan esas adam alkole bulanmış bilinç altında bir kadın ve bir adam yaratıyor. Ve dudaklarının kenarından salyalar sızdırarak içinde ikimizin olduğu romantik bir film izlemeye başlıyor. Adamı tanımıyoruz. Adam bizi tanımıyor. Aslında birbirimizi de tanımıyoruz. Hatta birbirimiz diye bir şey yok. Kimse kimseyi tanımıyor. Manyağın teki uyuyor ve rüyasında bizi görüyor. Mutluluk zannettiğimiz şeyin ömrü o kadar kısa ki. Aniden çalan bir kapı ya da telefon zili, adamın çişinin gelmesi, susaması yahut birdenbire uyanıvermesi ebedi zannettiğimiz mutluluğu ebediyen yok ediverecek. Ama şimdilik bunların hiçbirinin farkında değiliz. Manyağın biri uyuyor. Kafası acaip güzel. Rüyasında bizi görüyor. Dudaklarının kenarından sızan salyaları mutluluk göz yaşlarımız zannediyoruz. Şimdilik her şey yolunda. Adam horul horul uyuyor..

98.
Ama sen bir şeyler söylesen ben anlardım. Söylemedin. Anlamlı anlamlı sussaydın en azından o bile bir şey demek olurdu. Olmadı. Bir sürü laf edip hiçbir şey söylememeyi nasıl başardığını hala almıyor yarım aklım. Şu an tek bir kelimesini bile hatırlamadığım bir dolu laf edip hiçbir şey söylemeden gittin. Senden geriye ara sıra hatırlayıp gözlerimin yaşarmasına neden olacak iç burkan bir çift laf bile kalmadı. Çok ayrılmalı elvedalı film izlemiştik oysa beraber. Hiçbirinin sonu böyle bitmiyordu. Şöyle afili bir veda bile edemedik birbirimize. Kendine iyi bak böylesi ikimiz için de en iyisi türünden laflar ediyordun gider ayak, ben de bende kalan bir kaç kitabını en kısa sürede iade edeceğim türünden saçmalıklarla mukabelede bulunuyordum. Adam gibi ayrılmayı bile beceremedik, sanki işleri bozulduğu için yolları ayıran iki müflis tüccar gibiydik..

99.
Dilim ve beynim arasındaki mesafe ancak ışık yılıyla ölçülebilir gibi gelmiştir bana hep. Bazen konuştuklarım düşündüklerimin tam tersidir, bazen düşündüklerimin ancak bir kısmını söylerim bazen de düşünmeye üşenip kelimeleri yontmadan ağzımdan çıktığı gibi savururum boşluğa. Bu yüzden başıma gelmeyen kalmadı ama yine de şikayet ediyor değilim. Kendime dair sevdiğim çok az şey vardır ve bunların başında da bu durumum gelir. İnsan ırkıyla aramızdaki en büyük uyuşmazlık nedeni de bu durumdur zaten. Onlar insanları ağızlarından çıkanlara göre değerlendirir ben ise bir türlü çıkamayanlarla ilgilenirim. Ee insanlara bu kadar atıp tutuyorsun peki ama sen nesin diyenlere de cevabım şudur. Ben mi? Ben ne miyim? Daha önce de söylemiştim. Ayıyım ben ayı, bildiğiniz ayıyım..

3 yorum:

  1. böyle yazcaksam ben de ayı olsam keşke

    YanıtlaSil
  2. uzaktaki tanımadığın bir çocuk yazılarına rastlasa ne olur? 99 da ise o çocuğu bilmeden anlatmış olsan? Amaan saçma şeyler bunlar.

    YanıtlaSil
  3. İşte benim anlatmaya çalıştığım da buydu! (99)

    YanıtlaSil