227.
Duvarda duvar saati var, yerde yer halısı, masada masa lambası, elbise askısında elbiseler, kitaplıkta kitaplar, kültabağında sigara izmariti... Eşya bile nerede olmasını gerektiğini biliyor sanki. Hiçbirinin kafası karışık değil. Şu an oturduğum göt kadar odada etrafıma bakıyorum da aslında nerede olması gerektiğini bir türlü bilemeyen bir tek benim gibi geliyor. Annemin karnından hiç çıkmamalıymışım ben. Doğduğum günden beri gözüm hep karanlıkta. Gün ışığına tahammül edemiyorum. İnsan sesine de. Kafka bir kitabında şöyle bir laf etmişti 'Ne şanslıdır şu sağırlar, duyamamak bir özür değil olsa olsa lütfudur Tanrı'nın'. Öyle Kafkacım öyle, aynen öyle..
ali bey tabiri caizse ve de affınıza sığınarak belirtmek isterim ki, belamı siktiniz. saygılar
YanıtlaSilAha Ali hoca :) 2000'lerin başıydı herhalde, belki de biraz öncesi :)
YanıtlaSilDur lan hiçbir anım yok ki Ali hocayla :) Okulda görürdüm sadece, felsefe dersi bile almamıştım :)
"Vay anasını zaman ne kadar hızlı geçiyor" diyerek ayrılıyorum buradan :)
ne zaman içecek bişey bulamasam şu sayfaya bi göz atıyorum
YanıtlaSilBi de şey demişti Kafka, "güneş ışığından şikayetçiyim."
YanıtlaSil