Gümrük müdürlüğünde memurdu Altan abi. 35 sene her akşam bir büyük rakı içti. Kandilmiş bayrammış hastalıkmış hiçbir şey dinlemeden her akşam bir büyük rakı.. Ben son beş senesine yetiştim. Muhtemelen yalan söylemiyordu. Çok konuşmazdı. Sofrasına da kolay kolay misafir kabul etmezdi. Ben ve bir kaç arsız zaman zaman sokulurduk ama yanına. O gecelerin birinde, rakının son iki parmağa yaklaştığı bir an sordum Altan abiye, abi neden bu kadar çok içiyorsun diye. Güldü. Yok dedi, ben çok içmiyorum, insanlar az içiyor!..
Peşinden bir sürü süslü laf gelecek zannettim. Hiçbir şey demedi. Fondipledi rakıyı. Mecburen lafın altını ben doldurdum..
Epey zaman oldu tabi. O gece düşündüklerimin hiçbirini hatırlamıyorum. Ama o laf hiç çıkmadı aklımdan. "Ben çok içmiyorum, insanlar az içiyor." Sahiden de içmeden nasıl dayanır insan bu kadar kepazeliğe?
Altan abi iki sene önce sirozdan öldü. Severdim onu. Ama ölümüne de öyle çok üzüldüm diyemem. Daha fazla dayanamayıp hayatın kepazeliğine, kendi isteğiyle başka bir yere gitti gibi geldi bana hep. Öldüğü günün gecesi Cem, Ahmet ve ben birer büyük rakı alıp onu analım dedik. Oturduk Ahmet'lerin bahçedeki kulübeye. Söyleyecek bir şey gelmedi aklımıza. Ben bir ara ulan dedim, insanlar neden bu kadar az içiyor. Epey güldük. Sonra şarkı söyledik. Ağladık da galiba sonlara doğru. Rakıları bitiremedik. En sonunda da kusup sızdık. Mezarına hiç gitmedik (en azından ben hiç gitmedim) Yokluğu kimse için bir fark yaratmadı. Galiba Altan abim dünyaya o güzelim aforizmayı bırakmak için gelmişti.. "Ben çok içmiyorum, insanlar az içiyor." Sırası gelince sahne alıp en janti tavrıyla lafını söyledi ve gitti. 35 sene her akşam bir büyük rakı içti Altan abi. Tek bir laf ve 35 sene..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder