153.
Fernando Pessoa, Huzursuzluğun Kitabı adlı -anıt eser- inde insan ırkına ve onun yarattığı medeniyete meydan okur. Ona göre bütün duygular zamanla değişir, dönüşür ve ölür. Kalıcı olan tek ruh hali huzursuzluktur. Var olmaktan kaynaklanan nihai huzursuzluğun deyim yerindeyse tunçtan heykelini diker büyük usta. Hayatta kalabilmek için para kazanmak zorunda olan ve bunun için her sabah alarmla uyana
n bizlere yaklaşık yüz yıl önceden şunları söyler Pessoa; Hayatta kalabilmek için nefret ettiğiniz işler yapacaksınız ve çalıştığınız her gün içinizdeki nefret biraz daha artacak. Git gide sadece yaptığınız işten değil kendinizden de nefret edeceksiniz. Ama bir taraftan da nefret ettiğiniz kendinizin varlığını sürdürebilmek için daha da hayvanca çalışmak zorunda kalacaksınız. Ve pek çoğunuz bu boktan varoluşunuzu sonlandıracak cesarete sahip olamayacağınız için, bu lanet paradoksun dişlileri arasında öğütüleceksiniz. Yaşam denilen hikayenin özeti bu işte. Ne demişti Schophenhauer her yeni doğan insan taslağı için? Dünyaya hoş geldiniz orospu çocukları..
154.
Küçük Prens'in uğradığı gezegenlerin birinde karşılaştığı ayyaştan hiçbir farkımız yok. Canımız sıkılıyor, çıkıp bir şeyler içmek istiyoruz sıkıntıyı dağıtmak için, sonra bir bakıyoruz canımız daha çok sıkılmış. Sıkıntıdan kurtulmak için içiyoruz ve içtikçe daha çok sıkılıyoruz. Biz de unutmak istiyoruz. Unutmak için içiyoruz. Neyi unutmak için? Neden içtiğimizi. Neden içiyoruz? Unutmak için..
Dün akşam biri ile hayatta kalabilmek için nefret ettiğimiz işlerde çalıştığımızı ve bundan kurtulmak için ne yapabileceğimizi konuştuk. Ve yaptığı işi nefret etmeden yapan tek bir kişi bile aklımıza gelmedi. Bunda şaşıracak birşey yok. Hepimiz köleyiz ve doğal olarak bir köle asla yaptığı işi sevemez. İşin tiksindirici tarafı, varlığımızı sürdürmek için hayvanca çalışıyor olmamızda...
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil